Üç Aylar Vaaz
Bizlere bazen uzun gelse de, olmayacak hayallerin peşinden -daha zaman var diyerek- koşsak ta ömür çok kısa. Bu kısa hayatın sonucunda bahtiyarlardan olmak, iman ile son nefesi vermek için kısa hayatımıza katmamız gereken birçok değer var. Bu değerlerin başında ise iman gelmektedir. Yüce Allah kullarının kısa hayatlarını imanla geçirmeleri ve bu vesile ile ebedi hayatları olan ahiret hayatında kurtuluşa erenlerden olmaları için birçok fırsatlar sunmuştur. Bu fırsatların en önemli zaman dilimine kavuştuk. Recep, Şaban ve Ramazan aylarını kapsayan üç aylara yarın 30 Nisan Çarşamba itibariyle girmiş olacağız. Bu sebeple Yüce Rabbimize binlerce hamt ediyoruz. Bizleri bu zamanlara eriştiren, imana kavuşturan, Ümmet-i Muhammed olmayı bizlere nasip eden Rabbimize şükürler olsun.
Üç aylar kameri ayların yedincisi olan Receple başlayan, Şaban’la devam eden ve nihayetinde Ramazanla son bulan ayların toplu adıdır.
Sevgili Peygamberimiz bu aylara girince şöyle dua ederdi.
“Allahım Recep ve Şaban’ı bize mübarek eyle ve bizi Ramazan ayını bize mübarek eyle (Ramazan’a kavuştur)”[1]
Vaazımızın bu bölümünde öncelikle üç ayların içerisinde bulunan aylardan ve bu aylarda bulunan önemli kandillerden bahsetmek istiyorum. Üç aylar Recep ayı ile başlamaktadır. Recep ayı ise, İslam gelmeden önce Araplar arasında haram aylardan sayılan ve kendisine hürmet gösterilen bir aydı. İslam Diniyle beraber bu aya verilen hürmet devam etmiştir. Allah-u Teala Recep ayını haram aylardan saymış[2], Sevgili Peygamberimiz ise bu aya çok değer vermiştir.
Recep ayında bulunan iki kandil gecesi ise bu aya ayrı bir değer katmaktadır. Recep ayının ilk Cuma gecesi Regaib kandili ve yirmi yedinci gecesi ise Miraç kandilidir. Regaib kandili ile müminler bu önemli aylara giriş yapmaktadır. Miraç kandili ise Müminlere beş vakit namazı emredildiği, bakara süresinin son iki ayetinin verildiği ve İman ile ölenlerin Cennete gireceğinin müjdelendiği bir gecedir.
Hz. Aişe Validemizin bizlere aktardığına göre Efendimiz Pek az bir kısmı hariç, şâban ayını baştan sona oruçlu geçirirdi.[3] Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, şâban ayında niçin fazla oruç tuttuğu konusunda, “Şâban, amellerin Allah’a arzedildiği aydır. Ben, oruçlu iken amelimin Allah’a arzedilmesini istiyorum.” “Şâban, ecellerin yazıldığı bir aydır. Ben, oruçlu iken ecelimin tayin edilmiş olmasını istiyorum.” “Şâban, insanların büyük kısmının ramazan ile recep ayları arasında ihmal ettikleri bir aydır. Ben onu ihyâ etmek istiyorum” gibi açıklamalarda da bulunmuştur.[4] Şaban ayının fazileti hakkında Hz. Enes (radıyallahu anh) şöyle anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): “Ramazandan sonra hangi oruç efdaldir?” diye sorulmuştu, şu cevabı verdi: “Ramazanı ta’zim için şa’bân” Tekrar soruldu: “Hangi sadaka efdaldir?” “Ramazanda verilen!” cevabını verdi.”[5]
Şaban ayının tam ortasında ise çok değerli bir gece Beraat Kandili bulunmaktadır. Beraat gecesinde melekler iner, dualar kabul olunur. Peygamber Efendimiz Beraat Kandilinin önemini bizler şöyle bildirmektedir. “Şaban ayının yarısı (Beraat gecesi) gelince; gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz. Şüphesiz ki Allah, o gece güneşin batmasıyla dünya göğüne iner ve şöyle der: Benden af dileyen yok mu? Onu affedeyim! Rızık isteyen yok mu? Rızık vereyim! Şifa dileyen yok mu? Şifa vereyim” Bir başka hadiste ise şöyle buyurmaktadır. “Allah Teâlâ, Şabanın on besinci gecesi (Beraat gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asî olanlarla Allah’a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar.”[6]
Ramazan ayı ise onbir ayın sultanıdır. On bir aydan daha değerlidir. İçinde bin aydan daha hayırlı olan ve o gecede Kuran’ın indirildiği kadir gecesi mevcuttur. Yüce Rabbimiz Ramazan ayının önemini bizlere şöyle bildirmektedir.
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ
“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise, sizden ramazan ayına ulaşanlar idrak edenler onda oruç tutsun.”[7] Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz ise Ramazan ayında gerçekleşen manevi atmosferi şöyle bildirmektedir.
إِذا جَاءَ رَمَضَانُ ، فُتِّحَتْ أَبْوَابُ الجنَّةِ ، وغُلِّقَت أَبْوَابُ النَّارِ ، وصُفِّدتِ الشياطِينُ
“Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır.”[8] Sevgili Peygamberimiz diğer bir hadislerinde Ramazan ayında tututlan orucun önemine şu şekilde işaret etmektedir.
مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَاناً واحْتِساباً ، غُفِرَ لَهُ ما تَقَدَّمَ مِنْ ذنْبِهِ
“Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.”[9]
Allah-u Teala biz kulları dünyada başıboş bırakmamış, nefsimize uyup da hatalara düşmememiz, dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşmak için Kitaplar göndermiş, göndermiş olduğu kitapların hayata aktarılması için Peygamberler vazifelendirmiştir. Kurtuluşa erenlerden olmanın yolu ise Allah’ın isteklerine ve O’nun en son Resulü ve Nebisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.)’in Sünnetine tabi olmaktan geçmektedir. İşte bu üç aylar mevsimi, Allah ve Resulünün isteklerinin ne kadarını yerine getirdik ne kadarını yerine getiremediğimizin sorusuna cevap bulma zamanıdır.
Allah-u Teala nasıl bir hayat geçirmemiz gerektiğini bizlere bildirirken, yapmış olduğumuz hatalardan dönmemizi istemektedir. Üç aylar dediğimiz bu zaman dilimi hatalarımızı gözden geçirmemize vesile olacak önemli fırsat aylarıdır. Bu ayların manevi etkisi o kadar büyük ki, bu zaman diliminde yapmış olduğumuz hataların farkına varabilmekteyiz. Bazen yaptığımız hatalarımız bize çok makul gelmekte, Şeytan hatalarımızı, günahlarımızı ve isyanlarımızı bize meşru gösterebilmektedir. Bu aylardaki Rahmet-i İlahiye ile Ramazanda nefsimizin tezkiye edilmesi ile şeytanların bağlanmasıyla her şeyi daha iyi idrak etmekteyiz. Doğrularımızı yanlışlardan, sevaplarımızı günahlardan daha iyi seçebilmekteyiz.
Susuzlukta suyun bulunması neticesinde suyun kıymeti daha iyi anlaşılır ve daha verimli kullanmaya özen gösterilirse, Manevi yağmurların sıkça yağdığı, gönüllere rahmetin bolca ulaştırıldığı üç aylardan azami şekilde istifade etmeye çalışmalıyız. Çünkü bu davranış şekli elbette kendi menfaatimize olacaktır.
Hayatımızın her anını bir fırsat olarak görmemiz gerekmektedir. Çünkü bizler gelecekten haberdar değiliz. Ne zaman doğacağımıza karar veremediğimiz gibi bu dünya hayatından ayrılışın adı olan ölümle ne zaman buluşacağımızı da bilememekteyiz. Bu sebeple bugün girmiş olduğumuz üç ayları da fırsat olarak bilmeliyiz. Bu aylarda şu hususları yerine getirmek suretiyle feyiz ve bereketin üzerimize inzal olmasına sebep olalım.
Öncelikle insan olmamız hasebiyle yapmış olduğumuz birçok hatalarımız, birçok günahlarımız vardır. Bu ayların üzerimize yağdırmış olduğu merhamet ve mağfiret yağmurlarından istifade etmeli, isyanlarımıza, hatalarımıza ve günahlarımıza tövbe etmeliyiz. Çünkü Yüce rabbimiz tövbe edenlerin tövbelerini kabul ettiğini bizlere şöyle müjdeliyor.
وَمَن يَعْمَلْ سُوءاً أَوْ يَظْلِمْ نَفْسَهُ ثُمَّ يَسْتَغْفِرِ اللّهَ يَجِدِ اللّهَ غَفُوراً رَّحِيماً
“Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah’tan mağfiret dilerse, Allah’ı çok mağfiret sahibi ve esirgeyici bulacaktır.”[10]Eğer kul hakkı almış isek üzerimizde bulunan bu hakların helal olması için çaba göstermeliyiz. Yapmış olduğumuz bütün hatalar için pişmanlık duymalı ve bir daha işlememeye azimli olmalıyız. Gelmiş ve geçmiş bütün günahları affedilmiş olduğu kendisine müjdelendiği halde günde yüz defa tövbe ve istiğfarda bulunan bir Peygamberin Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.)’in ümmeti olarak bizlerde Rabbimize tövbede bulunmalıyız. Yüce Rabbim bu mübarek günlerin ve ayların hürmetine yapmış olduğumuz bütün hatalarımızı ve günahlarımızı affetsin.
Ramazan ayında tutacağımız bir aylık oruçtan başka Recep ve Şaban aylarında da oruç tutmaya özen gösterelim. Pazartesi ve Perşembe günleri, ayın on üç, on dört ve on beşinci günleri kandil gecelerinde oruç tutalım. Nefsimizi dizginleyen ve günaha gitmeye en büyük engellerden olan Oruca ayrı bir ehemmiyet verelim.
Bu aylar namaz ibadetimizi hayatımıza aktarmada ve hayatımızın pir parçası haline getirmemizde önemli zaman dilimleridir. Üç aylar, sadece namaz kılmayı değil aynı zamanda namazımızı cemaatle kılmayı ahlak haline getireceğimiz çok önemli mübarek aylardır. Beş vakit namazlarımızı cemaatle kılmaya gayret gösterelim. Yüce Rabbimizin bizlere bildirmiş olduğu şu ayet-i kerimeyi yeniden hatırlamamızda fayda vardır. Kuranda şöyle buyruluyor.
اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ
Sana Kitap’tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden alıkoyar.”[11]Ayrıca gece teheccüt namazıyla, gündüzleri kuşluk namazı, akşamları ebvabin namazı gibi nafile namazlarla Yüce Rabbimizin Rızasının altında olmaya gayret gösterelim.
Ramazan ayı Kuran ayıdır. Kuran bu ayda indirilmeye başlanmıştır. Allah-u Teala bu hususu bizlere şöyle bildirmektedir.
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ
“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun.”[12] Ramazan ayı üç ayların sonuncusudur. Nasıl ki, içinde Kuran indirilmeye başladığından dolayı Ramazan ayı on bir ayın sultanı olmuşsa, nasıl ki, içinde Kuran indirilmeye başladığı gece Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlı ise, Kuranın içinde bulunduğu insanlarda da durum böyledir. Kuran insanı Allahın ve kulların razı olacağı bir yaşantıya götürmektedir. Kuran insanı dünya ve ahiret mutluluğuna sevk etmektedir. Kuran bir hidayet kaynağı, inananlar için bir şifadır. Bu aylar Kuranı okumayı sıklaştırma ayımız olmalıdır. Bu aylar Kuranın mesajlarını hayatımıza aktarma ayları olmalıdır. Bu aylar Kuranı anlama ve kavrama ayları olmalıdır. Yüce Rabbim bu mübarek aylar hürmetine bizleri Kuran’ı okuyan, anlayan ve hayatına aktaranlardan eylesin.
Bizden önce Dünya hayatını yaşayan ve bizlerden önce ahirete giden başta ana-babamız, akrabalarımız olmak üzere bütün Müslüman kardeşlerimizi de unutmamalıyız. Hayır dualarla, Kuran’dan okuyacağımız ayetlerin sevaplarını kendilerine aktarmak suretiyle onlarında ruhlarını şad edelim. Günahların affedilmesi için niyazda bulunalım.
Bu aylar maddi imkânı olmayan kardeşlerimize yardımcı olmayı artırdığımız aylar olmalıdır. Yüce Rabbimiz sadaka verenleri şöyle müjdelemektedir.
الَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ ثُمَّ لاَ يُتْبِعُونَ مَا أَنفَقُواُ مَنّاً وَلاَ أَذًى لَّهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
“Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rableri katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.”[13] Sadakalarımızı daha sıklaştırmalı, maddi gücü olmayan kardeşlerimizin bu aylarda sıkıntılarına derman olmalıyız. Sadakalarımızdan başka hayır adı altında ne yapabiliyorsak üç aylarda bu faaliyetlerimizi daha da sıklaştırmalıyız.
Bu aylarda Rabbimizi daha çok anmaya ve Sevgili Peygamberimize Salat-u Selamlar getirmeye özen gösterelim. Çünkü kalpler ancak Allah’ı zikretmekle tatmin olmakta, Dualar ise salat-u selamlar ile makbul olmaktadır. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bizlere salat-u selam hakkında şunları hatırlatmaktadır.
إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيماً
“Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin”[14]
Ebedi hayatımızı dünyada yaşadığımız şu kısa hayatımız belirleyecektir. Allah’ın razı olacağı, emirlerin yerine getirildiği, yasaklarından kaçınıldığı ve insanlığa göndermiş olduğu son peygamber Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’e uyulduğu takdirde ebedi hayat olan ahiret hayatı Cennet olacaktır. Bu sebeple bu gün girmiş olduğumuz bu üç ayları olabildiğince iyi değerlendirmeliyiz. Unutmayalım ki, geçen senelerde bizimle olup da şu an aramızda bulunmayan nice insanlar var ve bir sene sonra üç aylara kavuşma imkânımız bizimde olmayabilir.
Vaazımızda şu hususları sizlerle paylaşmaya çaba gösterdik.
Üç önemli ay: Recep, Şaban, Ramazan
Dört önemli gece: Regaib, Miraç, Beraat, Kadir
Üç aylar kameri ayların yedincisi olan Receple başlayan, Şaban’la devam eden ve nihayetinde Ramazanla son bulan ayların toplu adıdır.
Üç aylar mevsimi sanki manevi hayatımızı bakıma alacağımız yoğun bir zaman dilimi.
Üç aylar ilahi rahmetin sağanak sağanak yağmaya başladığı zaman dilimi.
Üç aylar Peygamberimizin hakkında duada bulunduğu zaman dilimi.
Üç aylar içerisinde barındırdığı dört önemli gece ile affedilmek isteyenler için bulunmaz bir zaman dilimi.
Üç aylar halini düzeltmek isteyenlere bir fırsat.
Üç aylar rahmetin gazabı geçtiğinin bir sembolü.
Üç aylar Yaratanın yarattığını unutmadığının tezahürü.
Üç aylar Yaratanın yarattığı kullarına karşı gösterdiği sevginin sonucu.
Yüce Rabbim Recebi ve Şaban’ı bizlere mübarek kılsın, bizleri Ramazana kavuştursun. Kendi rızasına uygun işler yapmayı, Habibine layıkıyla ümmet olmayı bizlere nasip etsin.
30 Nisan Çarşamba itibariyle gireceğimiz Üç aylarınız ve cumanız mübarek olsun. Allah’a emanet olun.
Ahmet ÜNAL
Uzman Vaiz
[1] Ahmed b. Hanbel, Müsned, I/259
[2] Bakara, 2/217
[3] Müslim, Sıyâm 176
[4] Riyazü’s-Salihin, Tercüme ve Şerhi, Erkam Yayınları, c.5
[5] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 9/428
[6] Sünen-i İbn. Mace, İkâmetü’s-Salât, 191
[7] Bakara, 2/185
[8] Buhari, Savm, 5
[9] Riyazü’s-Salihin, Hadis No:1222
[10] Nisa, 4/110
[11] Ankebut, 29/45
[12] Bakara, 2/184
[13] Bakara, 2/262
[14] Ahzab, 33/56